Nisan 03, 2012

Çocukluğum Kesekağıdı Patlatamadan Geçti.



Çok eskidenmiş o kese kağıtları ile birşeyler satma olayları.
bakkal amca: çikolata+pisküvit+sakız+kesekağıdı
fırıncı amca: ekmek+kesekağıdı
eskilerdeymiş onlar tabi...ben kısmen görebildim o dönemi.onlarda küçücük minicik olduğum zamanlardaydı.


BENİM ÇOCUKLUĞUMA İNMEK GEREK.

90ların ilk yıllarında bugs bunny'nin beni aldattığı gerçeği ile henüz yüzleşmiş ve serdar ortaç'a aşık olmaya karar vermiş yeni yetme kişiliğim ile iyice içine kapanık bir insan olup çıkmıştım.evin tek çocuğu olmama karşın konuşmaya ve birisinden birşey istemeye çekinir bir halim vardı.yani o yıllarda değil kese kağıdı patlatmayı düşünmek,mahallede oyun oynayan yaşıtım kızların yanına bile inmeye çekinirdim.düşünün yani.
tek muhabbetim olduğu kişi akranım olan ve ailecek görüştüğümüz karşı komşumuzun "oğlu" idi.


KARŞI KOMŞUMUZUN OĞLU VE BEN.

o kendini böyle görürdü. :)
Evet tek arkadaşımda erkekti ve doğal olarakta erkeksi oyunlar oynamak isterdi.bende içine kapanık bir kız olarak ona uyum sağlardım.o kendini şövalye yapar,bir anda kendini oyuna kaptırırdı.
"bak şimdi ben savaşçı olcam,
kılıcımla kötüleri öldürüp seni kurtarmaya gelcem.
sen hiçbişey yapma.
sana gösterdiğim yerde dur.
hı git oraya otur.
şimdi.ben seni kurtarmaya gelcem."derdi.bende öylece oturur onu izlerdim.
ben onu böyle görürdüm. :)
o hayali canavarları,kötü adamları öldürürdü.oyuncak sarı kılıcımızla milyonlarca yaratıkla savaşırdı.hoplardı zıplardı.hayali şatolardan geçip denizlerde yüzerdi.kan ter içinde kalırdı.ve akşam olurdu.oyunumuz biterdi.ardından annemin sesi duyulur; "çocuklar patates kızarttım hadi gelin." derdi.ve o günkü oyun maceramız öylelikle biterdi.hoplayıp zıplamaktan kan ter içinde kalmış oyun arkadaşım patatesini yer ve giderdi.sonra ben kendimi kahramanımsı prenses olarak görmeye başlardım.geceleri rüyalarımda apartman merdivenlerinden uçar türlü yaratıkları yenerdim.bunun etkisi genelde gece uyuyup sabah uyanıncaya kadar geçmiş olurdu.
rüyalarımda bir kılıcım olurdu tabiki. :)

KARŞI KOMŞUMUZUN OĞLUNUN MAÇ SEVDASI.


sonraki gün olur ve tek oyun arkadaşım olan komşumuzun oğlu diğer apartmanın çocukları ile buluşur mahallede top oynardı.komşumuzun oğlunun benimle oynamaya gelmediği günleri balkonda onları izleyerek geçirirdim.tabi yanımda bana eşlik eden diğer arkadaşlarım vardı onlarda cansız varlıklardı."kalemlerim ve mini resim defterim". :)
arada komşu oğlu balkona doğru bakar bana el sallar maça devam ederdi.bende ona el sallardım ama o maça döndüğünden beni görmezdi genelde.üzülürdüm.
(o günler içime çok işlemiş olucak ki bazen hala rüyalarımda kendimi o zamanlarda ki gibi balkon betonunda kollarımı kavuşturmuş bir şekilde etrafı izler görürüm.)


ANASINIFI SENDROMU:

"Burası çok kalabalık,beni alın."

velhasıl kelam,gel zaman git zaman,evvel zaman içinde kalbur saman içinde ...derken günler birbirini izledi ve bizler büyüdük.ben içine kapanık bir çocuk olduğumdan ötürü ana sınıfının 1. gününde anneme ve babama en acıklı bakışımı atarak "burası çok kalabalık beni burada bırakıp gitmeyin,benide alın" dedim.(sanki herkes bana bakıyordu)eh onlarda kıyamadılar.ana sınıfından aldılar.
bu esnada komşumuzun oğlu ana sınıfına gitti.ben gitmedim.artık hepten yalnız kalmıştım.
hayat hep aynı gidicek sanırdım o zamanlar.
hey gidi koca dünya heheyy!!
iş böyle olunca iyice içine kapanık bir insan oldum ve zaman geçti.büyük marketler yapılmaya başladı.bizim bakkal amca,manav amca tarihe karışmaya başladı.büyük marketler açılıncada kim versin bizim elimize kese kağıdını artık.ben yukarıda anlattığım üzüntülü dönemleri geçirirken kesekağıdı tarihten yavaş yavaş silinmeye başladı.anasınıfına gitmediğimden kafa kafaya verip afacanlık yapıp kese kağıdı patlatacak arkadaşımda yoktu ve ben o içine kapanık burhan dönemimi atlatınca da zaten kese kağıdı ortalıklardan kalkmıştı..o nedendir ki hayatımda hiç kese kağıdı patlatamadım.


KESE KAĞIDI:

(poşet fln patlatmadımda değil hani,yada meyvesuyu kutusu.. bunlar gibi şeyleri patlattım tabi,1.sınıftaki zor kaynaştığım arkadaşlarım sayesinde oldu onlarda.sonrasında daha da açılıp balon patlatma şenlikleri yapmaya başlardık kızlarla.komik günlerde.hihi.neyse tamam susıyım.)
kesekağıdı patlatma maceram hiç olmamıştı işte..velhasıl kelam şans eseri birgün o ilki gerçekleştirdim.o mertebesye bende ulaştım sonunda.
film kurgusunu da geçen bir yazı yazdığıma, çocukluk dönemi ve kesekağıdını nasıl birleştirdime,bu yazıyı nasıl yayımladığıma inanamamaktayım.


ÇOCUKLUK AŞKI DİYE BİRŞEY YOK.

(Valla Bak Yok)

şimdi siz merakta edersiniz hikayenin sonunu.bir öğüt vericem.sonunu salla diyosanız merak etmediyseniz okumayın bundan sonrasını.
şu filmlere konu olan çocukluk arkadaşlarının sonradan sevgili olması vakası!hani yıllar sonra karşılaşıyorlar:
-aa o sendin?
-ay ne kadar büyümüşsün.
-ya hatırlıyor musun birlikte su savaşı yapmıştık.
-evet sen hep beni kurtarırdın.
falanca filanca diye muhabbet edip sonra bunun olması =
 Aşk Tesadfüleri Sever.Film Müziği
sonra aralarında aşk bıdıdıdısı olması.
(aşk bıdıdıdısı=sonradan olan aşk çarpılması)




BU EROSUN İŞİ GÜCÜ YOK MU KARDEŞİM.

biranda erosun okları onca yıl sonra işi gücü yokta onlara mı isabet etcek allah zşkınz.eros istese yıllar önce atardı oklarını o iki küçüğe
.velhasıl kelam diyeceğim şudur:hepsi yalan karşim.aşk tesadüfleri sevmiyo,sevsede böyle olmuyo.valla bak.o filmi izlediydim de inandıydım.ben ettim siz etmeyin.biz karşılaştıkta noldu yahu?aşk öyle tesadüfleri fln sevmiyomuş.öğrendim sayesinde.ama üzülmüyorum.aşk tesadüfleri iyi ki sevmemiş.eros bilmişte ok atmamış.eğer eros ok atsaymış bizim komşunun oğlu ile benim gelecekteki aileme bakın yahu.çünkü artık sende biliyorsun bizim çocukluklarımız sakattı onun şövalye merakı,benim uçma merakım.vallahi de billahide böyle olurduk.çocuk benden kılıcıyla çıkardı diyorum başkada birşey demiyorum.






her işte bir hayır vardır demişler.
sus ve otur.
erosun işine karışma sen.
o biliiir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

aa bana yorum mu yapıcasın ki sen hihi teşekkürler :)

i hali e hali de hali den hali işte buda facebook hali

1800lerde dünyayı tepsi sanırdık doğruymuş meğer